Önemli Not: Bu yazı Eğitim Yönetimi ve Denetimi Yüksek Lisansı programında Liderlik dersine konuk olduğum Gökhan Yücel'in öğrencilerinden olan öğrenme yoldaşı meslektaşımız Ayşe Üstündağ tarafından yazılmış ikinci kitap değerlendirmesidir, teşekkürler Ayşe hocam.
Yazar: Marshall B.Rosenberg
Remzi Kitabevi, 2011
Kitapla Tanışma: Kayhan Karlı Hocamızın ziyaretinde önerdiği 6 kitap arasında, başına yıldız koyduğum iki kitaptan biriydi. Beklentimin çok üzerinde buldum. Teşekkürler…
Kitabı Farklı Kılan: Konuların itinayla sınıflandırılmış olması, çözüm önerilerinin sistemleşmiş olması. Soyut konuların bu kadar örnek ve alıştırmalarla düzenlenmiş olması, gerçek hayata uygulanabilme ihtimalini yükseltiyor. Okunup rafa kaldırılacak bir kitap değil, okunup bol alıştırma yapılacak bir kitap. Türkiye’de bunun eğitimleri de veriliyor…
Şiirlerin çevirisi bile şiir gibi olmuş…
“Çoğu zaman içimizdeki şiddeti kabul etmeyiz; çünkü bu konuda cahiliz. Şiddet barındırmayan biri olmadığımızı varsayarız.” Arun Gandhi
“Dedemin de söylediği gibi, ‘dünyada görmeyi arzu ettiğimiz değişimin kendisi olmazsak’ değişim hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Hepimiz maalesef hep önce diğer kişinin değişmesini bekleriz.” Arun Gandhi
“Dünya, biz ona ne anlam yüklediysek odur. Bugün eğer dünya acımasızsa, onu kendi davranışlarımızla acımasız yaptık. Eğer kendimizi değiştirebilirsek dünyayı da değiştirebiliriz; kendimizi değiştirmek, dilimizi ve iletişim yöntemlerimizi değiştirmekle başlar.” Arun Gandhi
ŞİDDETSİZ İLETİŞİM SÜRECİ
1. GÖZLEM
Yargılar dünyasında KİMİN NE OLDUĞUNA odaklanırız. Mevlana şöyle demiş: “Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Orada buluşalım.” Başkaları hakkındaki analizler aslında kendi ihtiyaçlarımızın ve değerlerimizin birer ifadesidir. İnsanları sınıflandırmak ve yargılamak şiddeti körükler. Kötü adamların cezalandırılmayı hak ettiği öğretilen seyirciler bu şiddeti izlemekten zevk alırlar.
İnsanlar, asıl anlatmak istediğimizi değil de eleştiri duymaya o kadar yatkındır ki, bizim söylediklerimize direnç gösterirler. Şiddetsiz iletişim, sadece, gözlemlerimizle değerlendirmelerimizi birbirinden ayırmamızı ister.
Hiç aptal bir çocuk görmedim.
Anlamadığım ya da beklemediğim
Şeyleri yapanını gördüm.
Benim gittiğim yerleri görmemişti,
Aptal bir çocuk değildi ama.
Ona aptal demeden önce düşün,
O aptal bir çocuk muydu?
Sadece senden farklı şeyleri
Bilen biri miydi yoksa?
….
Kimimizin tembel dediği,
Kimimize göre yorgun ve gamsızdır.
Kimimizin aptal dediği
Kimimize göre farklıdır.
Yargılamamak için:
a) Karşılaştırma yapmamak: Karşılaştırma yapmak, yargılamanın bir çeşididir. Karşılaştırma yaptıkça kendimizi daha mutsuz hissetmeye başlarız.
Greenberg’in yaptığı çalışmada okuyucuya fiziksel güzelliği temsil eden bir kadın ve bir erkeğin tam boy fotoğrafları gösteriliyor. Okuyuculardan kendi vücut ölçülerini almaları ve modellerin ölçüleriyle karşılaştırmaları ve aralardaki farklar hakkında düşünmeleri isteniyor.
Greenberg’in diğer çalışmasındaysa okuyucuların kendilerini başarılı kişilerle karşılaştırması istenmektedir. Bu düşünme tarzının kişide şefkati engellediği görülmüştür.
b) Sorumluluğu Reddetmemek: Kullandığımız dil, bireysel sorumluluğumuzu fark etmemizi engeller. Örneğin bir işi neden yaptıkları sorulduğunda “Üstlerimizin emriydi”, “Kurumun politikasıydı”, “Mecburdum” cevabını duyarız. Başka bir seçenek olmadığını ima eden dilin yerine, seçenek olduğunu kabul eden dil kullanabiliriz.
c) Değerlendirme yapmamak: Hintli filozof J.Krishnamurtiye göre değerlendirme yapmadan gözlem yapmak, insan zekasının doruk noktasıdır. Her zaman, asla, ne zaman ki vb. sözcükler genellikle abartma anlamında kullanılır(değerlendirme). Böyle kullanıldığında insandaki şefkati ortaya çıkarmaz, kişinin savunmaya geçmesine sebep olur.
Alıştırma(Gözlem mi?Değerlendirme mi?-Değerlendirmeleri işaretleyelim)
Yanlış seçenekler için kitaba bakmalısınız. :)) (sy:50-51)
2. DUYGU
Duyguları fark etmek ve ifade etmek şiddetsiz iletişimin ikinci basamağıdır.
Duygularımızı düşüncelerimizden ayıralım. Başkalarının bize karşı tepkileri veya davranışları konusunda hislerimizi ve düşüncelerimizi birbirinden ayıralım. Duygularımızı ifade etmek için söz dağarcığımızı geliştirmeliyiz. Duygularımızı net ve somut şekilde algılamayı ve dile getirmeyi sağlayacak bir sözcük dağarcığı oluşturarak birbirimizle daha kolay bağlantı kurabiliriz.
Örnekler:
A. “Birlikte çalıştığım insanların gözünde önemsiz olduğumuhissediyorum.”(önemsiz olduğumu düşünüyorum; ama hisleri ifade etmiyor. His ifade etmek için “üzülüyorum” veya “cesaretim kırılıyor” denilebilir.)
B. “Kendimi yanlış anlaşılmış hissediyorum.”(düşünce belirtiyor. His ifadesi için, “endişeli, huzursuz, tedirgin, rahatsız” ifadelerinden biri kullanılabilir.)
C. “Kendimi görmezden gelinmiş hissediyorum.”(his ifade etmek için “incinmek” kullanılabilir.)
Alıştırma(His ifade eden cümleleri işaretleyelim)
Yanlış seçenekler için kitaba bakmalısınız. :)))(sy:64-65)
3. İHTİYAÇLAR
Duygularımızın ardındaki ihtiyaçlarımızın farkına varmaktır. İhtiyaçlarımızı ifade edersek, karşılanma olasılıkları yükselir. İnsanlar genellikle, ihtiyaçlarını açıkça ifade etmek yerine birbirlerini eleştirip suçlarlar. Örneğin, ihtiyacı olan şeyi istemekten çekinen bir kadın, basitçe çok yoğun bir gün geçirdiğini, yorgun olduğunu, dinlenmek için kendine biraz zaman ayırdığını söyleyemez. Bunu yerine genellikle sızlanır. Biz ihtiyaçlarımıza değer vermezsek başkaları da vermeyebilir.
Duygusal Kölelikten, Duygusal Özgürlüğe
A. Duygusal Kölelik: Kendimizi, başkalarının duygularından sorumlu sanırız.
B. Başkaldırı: Kendimizi yok sayarak, sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığımızda, ödediğimiz yüksek bedelin farkına varırız. Bu dönemde kimsenin duygularının sorumluluğunu üstlenmek istemeyiz.
C. Duygusal Özgürlük: Başkalarının ihtiyaçlarına korku, suçluluk veya utançla değil, şefkatle cevap veririz.
Birisi bizimle olumsuz iletişim kurduğunda dört seçeneğimiz vardır:
A. Kendimizi suçlarız.
B. Başkalarını suçlarız.
C. Kendi duygu ve ihtiyaçlarımızı sezeriz.
D. Diğer kişinin olumsuz mesajının ardında saklı olan duygu ve ihtiyaçları sezeriz.
4. İSTEK/RİCA
Çoğu kez insanlar ne istemediklerini bildikleri halde, ne istediklerini tanımlamakta zorlanırlar. İhtiyaçlarımızın karşılanması için ricamızı dile getirmeliyiz. Bunun için:
A. Olumlu eylem dili kullanmak: Olumsuz ricalara direnç gösterme olasılığı yüksektir.
B. Somut dil kullanma: Olumlu bir dil kullanmanın yanı sıra, belirsiz, soyut veya muğlak ifadelerden kaçınarak ricamızı karşımızdakinin yapabileceği somut eylemler biçiminde dile getirmeliyiz. Örneğin Adil davranış gibi belirsiz bir tarif yerine somut bir dille isteyebiliriz.
Depresyon “iyi” olmanın ödülüdür; çünkü isteklerimizi elde edemediğimiz zaman depresyona gireriz.
C. Bilinçli istemek: Sıklıkla ne istediğimizin farkında değilizdir. Karşımızdaki insandan ricamızda ne kadar net olursak, ricanın yerine getirilmesi o kadar olasıdır.
D. Gruptan rica ederken sebebini açıklamak.
EMPATİYLE ANLAMAK
Kendimiz için uyguladığımız 4 basamağın diğer insanlar için uygulanması.
Empati; zihni boşaltarak bütün varlığımızla dinlemek. Durumu düzeltmemiz, diğerlerinin kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak için bir şeyler yapmamız gerektiğine inanmamız, kendimizi o ana vermemizi engeller. Kendini ana vermek, anda hazır bulunmaktır.
-Duyduğumuzu kendi sözlerimizle tekrarlamak önemlidir.
- “Söylemek istediğin başka bir şey var mı?” tarzında kişiyi konuşmaya teşvik etmek.
-Öfkeli birine ama yerine, onunla empati kuralım.
-Kişinin en zor empati kurduğu aile bireyleridir.
-Kendimize karşı içimizde şiddet barındırıyorsak, başkalarına karşı şefkatli olmamız zordur. Öz kimliğimiz, özeleştiri yüklü olduğunda, içimizdeki güzellikleri görmemizi engellediğinde, öz kaynağımız olan evrensel enerjiyle bağlantımızı kaybederiz.-meli,-malı ekleriyle kendimizi hırpalamaktan vazgeçmeliyiz.
“İçinizdeki sesi ne kadar sadakatle dinlerseniz, dışarda olup bitenleri o kadar iyi duyarsınız. “Dam Hammarskjold(BM eski genel sekreteri). Kendimize empati gösterme becerimiz artarsa, karşımızdakine yönelmemizi sağlayacak enerjinin içimizde birkaç saniyede açığa çıktığını görürüz.
Empati, başkalarının yaşadıklarını saygıyla anmaktır.
Çok Konuşmak
“Eğer birinin duymak istediğinden fazla konuşuyorsanız, dinleyen kişinin sizi dinliyormuş gibi yapmasını mı isterdiniz, yoksa konuşmasını kesmesini mi?” Birçok kişi konuşmasının kesilmesini tercih eder. Hepimiz, söylediklerimizin insanlara külfet olmasını değil, onlara değer katmasını isteriz.
Etkinlik- Mecburum’u Seçiyorum’a Çevirmek
1- Keyif almadan yaptığımız işlerin listesini çıkarıyoruz.
2- Her maddeyi ya Seçiyorum’a dönüştürelim veya yapmaktan vazgeçelim.
“Ben……………yapmayı seçiyorum; çünkü ………………….istiyorum.”
Etkinlik- Öfkeliyim’i İhtiyacım Var’a dönüştürelim
“Öfkeliyim; çünkü onlar…………….” Cümlesini
“Öfkeliyim; çünkü benim……………………….ihtiyacım var.” Cümlesine dönüştürelim.
Öfkeyi İfade Etmek:
1- Duralım ve nefes alalım.
2- Yargılayıcı düşünceleri saptayalım.
3- İhtiyaçlarımızla bağlantı kuralım.
4- Duygularımızı ve karşılanmamış ihtiyaçlarımızı ifade edelim.
Cezalandırmanın Bedeli
Eğer çocuklar, utandırılmaktan ve alay edilmekten korktukları için dişlerini fırçalıyorlarsa ağız sağlıkları iyileşebilir; ama kendilerine olan saygılarında “çürük”ler oluşur.
Yazar: Marshall B.Rosenberg
Remzi Kitabevi, 2011
Kitapla Tanışma: Kayhan Karlı Hocamızın ziyaretinde önerdiği 6 kitap arasında, başına yıldız koyduğum iki kitaptan biriydi. Beklentimin çok üzerinde buldum. Teşekkürler…
Kitabı Farklı Kılan: Konuların itinayla sınıflandırılmış olması, çözüm önerilerinin sistemleşmiş olması. Soyut konuların bu kadar örnek ve alıştırmalarla düzenlenmiş olması, gerçek hayata uygulanabilme ihtimalini yükseltiyor. Okunup rafa kaldırılacak bir kitap değil, okunup bol alıştırma yapılacak bir kitap. Türkiye’de bunun eğitimleri de veriliyor…
Şiirlerin çevirisi bile şiir gibi olmuş…
“Çoğu zaman içimizdeki şiddeti kabul etmeyiz; çünkü bu konuda cahiliz. Şiddet barındırmayan biri olmadığımızı varsayarız.” Arun Gandhi
“Dedemin de söylediği gibi, ‘dünyada görmeyi arzu ettiğimiz değişimin kendisi olmazsak’ değişim hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Hepimiz maalesef hep önce diğer kişinin değişmesini bekleriz.” Arun Gandhi
“Dünya, biz ona ne anlam yüklediysek odur. Bugün eğer dünya acımasızsa, onu kendi davranışlarımızla acımasız yaptık. Eğer kendimizi değiştirebilirsek dünyayı da değiştirebiliriz; kendimizi değiştirmek, dilimizi ve iletişim yöntemlerimizi değiştirmekle başlar.” Arun Gandhi
ŞİDDETSİZ İLETİŞİM SÜRECİ
1. GÖZLEM
Yargılar dünyasında KİMİN NE OLDUĞUNA odaklanırız. Mevlana şöyle demiş: “Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Orada buluşalım.” Başkaları hakkındaki analizler aslında kendi ihtiyaçlarımızın ve değerlerimizin birer ifadesidir. İnsanları sınıflandırmak ve yargılamak şiddeti körükler. Kötü adamların cezalandırılmayı hak ettiği öğretilen seyirciler bu şiddeti izlemekten zevk alırlar.
İnsanlar, asıl anlatmak istediğimizi değil de eleştiri duymaya o kadar yatkındır ki, bizim söylediklerimize direnç gösterirler. Şiddetsiz iletişim, sadece, gözlemlerimizle değerlendirmelerimizi birbirinden ayırmamızı ister.
Hiç aptal bir çocuk görmedim.
Anlamadığım ya da beklemediğim
Şeyleri yapanını gördüm.
Benim gittiğim yerleri görmemişti,
Aptal bir çocuk değildi ama.
Ona aptal demeden önce düşün,
O aptal bir çocuk muydu?
Sadece senden farklı şeyleri
Bilen biri miydi yoksa?
….
Kimimizin tembel dediği,
Kimimize göre yorgun ve gamsızdır.
Kimimizin aptal dediği
Kimimize göre farklıdır.
Yargılamamak için:
a) Karşılaştırma yapmamak: Karşılaştırma yapmak, yargılamanın bir çeşididir. Karşılaştırma yaptıkça kendimizi daha mutsuz hissetmeye başlarız.
Greenberg’in yaptığı çalışmada okuyucuya fiziksel güzelliği temsil eden bir kadın ve bir erkeğin tam boy fotoğrafları gösteriliyor. Okuyuculardan kendi vücut ölçülerini almaları ve modellerin ölçüleriyle karşılaştırmaları ve aralardaki farklar hakkında düşünmeleri isteniyor.
Greenberg’in diğer çalışmasındaysa okuyucuların kendilerini başarılı kişilerle karşılaştırması istenmektedir. Bu düşünme tarzının kişide şefkati engellediği görülmüştür.
b) Sorumluluğu Reddetmemek: Kullandığımız dil, bireysel sorumluluğumuzu fark etmemizi engeller. Örneğin bir işi neden yaptıkları sorulduğunda “Üstlerimizin emriydi”, “Kurumun politikasıydı”, “Mecburdum” cevabını duyarız. Başka bir seçenek olmadığını ima eden dilin yerine, seçenek olduğunu kabul eden dil kullanabiliriz.
c) Değerlendirme yapmamak: Hintli filozof J.Krishnamurtiye göre değerlendirme yapmadan gözlem yapmak, insan zekasının doruk noktasıdır. Her zaman, asla, ne zaman ki vb. sözcükler genellikle abartma anlamında kullanılır(değerlendirme). Böyle kullanıldığında insandaki şefkati ortaya çıkarmaz, kişinin savunmaya geçmesine sebep olur.
Alıştırma(Gözlem mi?Değerlendirme mi?-Değerlendirmeleri işaretleyelim)
- John dün sebepsiz yere bana kızdı.
- Nancy dün akşam, televizyon seyrederken tırnaklarını yedi.
- Sam toplantıda benim fikrimi sormadı.
- Babam iyi adamdır.
- Jenice çok fazla çalışıyor.
- Henry saldırgan biri.
- Pam bu hafta her gün kuyrukta birinci sıradaydı.
- Oğlum çoğunlukla dişlerini fırçalamaz.
- Luke sarı rengin bana yakışmadığını söyledi.
- Teyzem onunla konuştuğumda hep bir şeylerden şikayet eder.
Yanlış seçenekler için kitaba bakmalısınız. :)) (sy:50-51)
2. DUYGU
Duyguları fark etmek ve ifade etmek şiddetsiz iletişimin ikinci basamağıdır.
Duygularımızı düşüncelerimizden ayıralım. Başkalarının bize karşı tepkileri veya davranışları konusunda hislerimizi ve düşüncelerimizi birbirinden ayıralım. Duygularımızı ifade etmek için söz dağarcığımızı geliştirmeliyiz. Duygularımızı net ve somut şekilde algılamayı ve dile getirmeyi sağlayacak bir sözcük dağarcığı oluşturarak birbirimizle daha kolay bağlantı kurabiliriz.
Örnekler:
A. “Birlikte çalıştığım insanların gözünde önemsiz olduğumuhissediyorum.”(önemsiz olduğumu düşünüyorum; ama hisleri ifade etmiyor. His ifade etmek için “üzülüyorum” veya “cesaretim kırılıyor” denilebilir.)
B. “Kendimi yanlış anlaşılmış hissediyorum.”(düşünce belirtiyor. His ifadesi için, “endişeli, huzursuz, tedirgin, rahatsız” ifadelerinden biri kullanılabilir.)
C. “Kendimi görmezden gelinmiş hissediyorum.”(his ifade etmek için “incinmek” kullanılabilir.)
Alıştırma(His ifade eden cümleleri işaretleyelim)
- “Senin beni sevmediğini hissediyorum”
- “Gidiyor olmana üzülüyorum.”
- “Sen öyle konuşunca korkuyorum.”
- “Beni kapıda karşılamadığında kendimi ihmal edilmiş hissediyorum.”
- “Gelebileceğini duyunca çok sevindim.”
- “İğrençsin.”
- “İçimden sana vurmak geliyor.”
- “Yanlış anlaşılmışım gibi hissediyorum.”
- “Benim için yaptıklarından dolayı kendimi iyi hissediyorum.”
- “Değersizim.”
Yanlış seçenekler için kitaba bakmalısınız. :)))(sy:64-65)
3. İHTİYAÇLAR
Duygularımızın ardındaki ihtiyaçlarımızın farkına varmaktır. İhtiyaçlarımızı ifade edersek, karşılanma olasılıkları yükselir. İnsanlar genellikle, ihtiyaçlarını açıkça ifade etmek yerine birbirlerini eleştirip suçlarlar. Örneğin, ihtiyacı olan şeyi istemekten çekinen bir kadın, basitçe çok yoğun bir gün geçirdiğini, yorgun olduğunu, dinlenmek için kendine biraz zaman ayırdığını söyleyemez. Bunu yerine genellikle sızlanır. Biz ihtiyaçlarımıza değer vermezsek başkaları da vermeyebilir.
Duygusal Kölelikten, Duygusal Özgürlüğe
A. Duygusal Kölelik: Kendimizi, başkalarının duygularından sorumlu sanırız.
B. Başkaldırı: Kendimizi yok sayarak, sorumluluğu yerine getirmeye çalıştığımızda, ödediğimiz yüksek bedelin farkına varırız. Bu dönemde kimsenin duygularının sorumluluğunu üstlenmek istemeyiz.
C. Duygusal Özgürlük: Başkalarının ihtiyaçlarına korku, suçluluk veya utançla değil, şefkatle cevap veririz.
Birisi bizimle olumsuz iletişim kurduğunda dört seçeneğimiz vardır:
A. Kendimizi suçlarız.
B. Başkalarını suçlarız.
C. Kendi duygu ve ihtiyaçlarımızı sezeriz.
D. Diğer kişinin olumsuz mesajının ardında saklı olan duygu ve ihtiyaçları sezeriz.
4. İSTEK/RİCA
Çoğu kez insanlar ne istemediklerini bildikleri halde, ne istediklerini tanımlamakta zorlanırlar. İhtiyaçlarımızın karşılanması için ricamızı dile getirmeliyiz. Bunun için:
A. Olumlu eylem dili kullanmak: Olumsuz ricalara direnç gösterme olasılığı yüksektir.
B. Somut dil kullanma: Olumlu bir dil kullanmanın yanı sıra, belirsiz, soyut veya muğlak ifadelerden kaçınarak ricamızı karşımızdakinin yapabileceği somut eylemler biçiminde dile getirmeliyiz. Örneğin Adil davranış gibi belirsiz bir tarif yerine somut bir dille isteyebiliriz.
Depresyon “iyi” olmanın ödülüdür; çünkü isteklerimizi elde edemediğimiz zaman depresyona gireriz.
C. Bilinçli istemek: Sıklıkla ne istediğimizin farkında değilizdir. Karşımızdaki insandan ricamızda ne kadar net olursak, ricanın yerine getirilmesi o kadar olasıdır.
D. Gruptan rica ederken sebebini açıklamak.
EMPATİYLE ANLAMAK
Kendimiz için uyguladığımız 4 basamağın diğer insanlar için uygulanması.
Empati; zihni boşaltarak bütün varlığımızla dinlemek. Durumu düzeltmemiz, diğerlerinin kendilerini iyi hissetmelerini sağlamak için bir şeyler yapmamız gerektiğine inanmamız, kendimizi o ana vermemizi engeller. Kendini ana vermek, anda hazır bulunmaktır.
-Duyduğumuzu kendi sözlerimizle tekrarlamak önemlidir.
- “Söylemek istediğin başka bir şey var mı?” tarzında kişiyi konuşmaya teşvik etmek.
-Öfkeli birine ama yerine, onunla empati kuralım.
-Kişinin en zor empati kurduğu aile bireyleridir.
-Kendimize karşı içimizde şiddet barındırıyorsak, başkalarına karşı şefkatli olmamız zordur. Öz kimliğimiz, özeleştiri yüklü olduğunda, içimizdeki güzellikleri görmemizi engellediğinde, öz kaynağımız olan evrensel enerjiyle bağlantımızı kaybederiz.-meli,-malı ekleriyle kendimizi hırpalamaktan vazgeçmeliyiz.
“İçinizdeki sesi ne kadar sadakatle dinlerseniz, dışarda olup bitenleri o kadar iyi duyarsınız. “Dam Hammarskjold(BM eski genel sekreteri). Kendimize empati gösterme becerimiz artarsa, karşımızdakine yönelmemizi sağlayacak enerjinin içimizde birkaç saniyede açığa çıktığını görürüz.
Empati, başkalarının yaşadıklarını saygıyla anmaktır.
Çok Konuşmak
“Eğer birinin duymak istediğinden fazla konuşuyorsanız, dinleyen kişinin sizi dinliyormuş gibi yapmasını mı isterdiniz, yoksa konuşmasını kesmesini mi?” Birçok kişi konuşmasının kesilmesini tercih eder. Hepimiz, söylediklerimizin insanlara külfet olmasını değil, onlara değer katmasını isteriz.
Etkinlik- Mecburum’u Seçiyorum’a Çevirmek
1- Keyif almadan yaptığımız işlerin listesini çıkarıyoruz.
2- Her maddeyi ya Seçiyorum’a dönüştürelim veya yapmaktan vazgeçelim.
“Ben……………yapmayı seçiyorum; çünkü ………………….istiyorum.”
Etkinlik- Öfkeliyim’i İhtiyacım Var’a dönüştürelim
“Öfkeliyim; çünkü onlar…………….” Cümlesini
“Öfkeliyim; çünkü benim……………………….ihtiyacım var.” Cümlesine dönüştürelim.
Öfkeyi İfade Etmek:
1- Duralım ve nefes alalım.
2- Yargılayıcı düşünceleri saptayalım.
3- İhtiyaçlarımızla bağlantı kuralım.
4- Duygularımızı ve karşılanmamış ihtiyaçlarımızı ifade edelim.
Cezalandırmanın Bedeli
Eğer çocuklar, utandırılmaktan ve alay edilmekten korktukları için dişlerini fırçalıyorlarsa ağız sağlıkları iyileşebilir; ama kendilerine olan saygılarında “çürük”ler oluşur.