Yaşam dinamik bir süreçtir. Bu süreç içerisinde bizler içinde bulunduğumuz koşulları kendimiz yaratırken bazen de hiç beklemediğimiz ve istemediğimiz koşullar altında kalıveririz. Bazen bu koşullara hazırlıklıyken zaman zaman amansız bir yağmurun altına kalır ve şemsiyemiz olana, onun altına girene kadar içinde bulunduğumuz koşulun altında sırılsıklam olabiliriz.
Fakat hepimizin bu koşullara yüklediği anlamlar faklı farklıdır. İçinde bulunduğumuz koşul bizler için ya olumlu ya da olumsuz olarak zihnimizde yapılanır ve yaşamımız içerisinde bir yer edinerek anlam kazanır. Bu anlam ise bizim yaşayış biçimimizi, davranışlarımızı, yaşama karşı duruşumuzu ve bakışlarımızı değiştirebilir veya bizi bu saydıklarımızı değiştirmeye zorlayabilir.
Peki, koşullar değiştiğinde ulaşmak istediğimiz büyük resmimize ne olacak?
Ne olursa olsun her insanın ulaşmak istediği büyük bir resminin olduğuna inanırım. Kimi için bu resim bolluk içerisinde bir yaşantıya sahip olmak, iyi bir iş, güzel bir ev gibi maddi çizgilerden oluşurken, kimi için sade bir yaşam, insanlığa olabildiğince çok hizmet etmek, içsel iyileşme gibi manevi çizgilerden oluşur. Yani maddi veya manevi olarak beklediğimiz, arzuladığımız “koşul içerisinde” olmak aslında büyük resmimizin tanımını oluşturur.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi eğer beklenmedik şekilde değişen veya istemediğimiz, hiçbir iyi yanı olmayan ve bizi büyük resmimize giden yoldan alı koyan koşulu bir yaşam kesiti olarak görürsek, hem o koşulun istediğimiz yönde değişimini zorlaştırırız hem de o koşulun içinde ellerimiz bağlı (kendi yüklediğimiz anlam doğrultusunda) olarak yaşadığımız süreç, yaşamımızda hiçbir kazanımı olmayan bir yaşam kesitine dönüşür.
“Yani kaybolmuş bir zaman bir daha hiç yaşanmayacak, elle tutulamayacak ve içi doldurulamayacak…”
Bu noktada kendi içinde bulunduğum, genel olarak istenmedik, benim yarattığım anlama göre ise daha farklı olabilecek koşuldan bahsetmek isterim “Askerlik”J
Şu anda askerlik görevime devam etmekteyim ve çevremdeki çoğu kişi daha ilk günden beri içinde bulundukları koşulu cehennem azabı veya hiçbir getirisi olmayan bir yaşam kesiti olarak ifade ettiler. Aslında baktığınız ve gitmeden önce dinlediğiniz bütün hikâyelerden bu anlamın oluşması gayet normal... Nasıl olsa insanoğlu abartmaya muktedir değil midir ki…J
Ne yalan söyleyeyim ilk zamanlarda ben de böyle görmedim değil… Fakat kendi kendimi silkeleyip, kendimi kendime getirmem bir haftalık bir zamanımı aldı. Bir hafta da olsa biraz önce de söylediğim gibi kaybolan ve hiçbir zaman geri gelmeyecek bir zaman kesiti…
Olsun, zararın neresinden dönsek kardır. Hele ki yaşamını hep böyle geçiren insanları düşündüğümüzde bir hafta devede kulak gibi…
Bir haftalık bir süreç sonunda size de önereceğim basamaklarla genel yüklenilen anlam olarak olumsuz bir koşulun benim için nasıl olumlu yönde farklılaştığını uyguladığım basamaklarla paylaşmak istiyorum.
1. Koşulu Tanımlamak
İlk olarak içinde bulunduğumuz koşulu tam anlamıyla ortaya koymamız gerekir. Koşulun sınırlarını çizmeli ve bu sınırların ne kadarının sert, ne kadarının esnek olduğunu belirlemeliyiz. Bu sınırlar, koşulun altında yapabileceklerimiz ve yapamayacaklarımız, kendi büyük resmimize giden yolda ne ölçüde adımlar atabileceğimiz veya bu yolu değiştirip nasıl farklı bir yol oluşturabileceğimiz açısından önemlidir. Yani ilk basamak genel olarak olumsuz bir koşula istemsiz olarak yüklediğimiz anlamı kırmamızı sağlayacak ilk adımdır.
2. Duygusal Olarak Hazırlanmak
İstenmedik bir şekilde içinde bulunduğumuz koşul şüphesiz ki duygu durumumuzu olumsuz yönde etkileyecektir. Olumsuz bir duygu durumundan kurtulmak, bizi etkileyen şeylerin bir süre sonra değişeceğine fakat zorunlu olarak bu durum içinde bulunmamız gerektiğini kendimize telkin etmemizle başlar. Daha sonra bu durumun kıyısında köşesinde az da olsa olumlu bir taraf bulup orayı iyi bir şekilde parlatmamızla devam eder.
Bahsetmeden geçemeyeceğim. Benim için bulunduğum koşul altında beni duygusal olarak en çok etkileyen “özlem ve hasret” (özelliklede yâre, sevgiliye olan özlemJ) oldu... Ama bunu işin tuzu biberi olarak görerek, biraz şairane tarafımı parlatmaya başlayınca bu olumsuz durumun biraz da olsa olumlu bir yönünü yakalayabildim. Böyle olmasa bile bazen insanın kendi kendini kandırabilmesi gerektiğine de inanırım.J
3. Hedefleri Belirlemek
İçinde bulunduğumuz koşulun sınırlarını çizdikten sonra, bu sınırların elverdiği ölçüde büyük resmimize ulaşmak için kısa süreli ve uzun süreli hedefler belirlememiz gerekir. Bu hedefler hem bizim odağımızı büyük resmimizde tutacak hem de adım adım ( küçük de olsa bile) bizi yolumuzda ilerlemeye davet edecektir.
4. Yeni Yollar Keşfetmek
Bazen öyle koşullar altına girebiliriz ki; içinde bulunduğumuz durum bizi gerçekten ulaşmak istediğimiz yere götürecek hedeflere ve bu hedefler doğrultusunda eyleme geçmemize izin vermeyebilir. O zaman kendimizi o koşul altında gerçekleşebilecek ve koşulu git gide bizim büyük resmimize giden yola yaklaştıracak yeni yollar, gerekirse küçük resimler oluşturabiliriz. Bu basamak koşulun sınırlarını net bir şekilde çizmekle yakından alakalıdır.
5. Bir Eylem Sistemi Kurmak
Sıra geldi belirlediğimiz hedefler ve çizdiğimiz yollar doğrultusunda istikrarlı adımlar atmaya. Merak etmeyin, insan için en zor şeyin eyleme geçmek olduğuna inanan biri olarak, olumsuz bir anlam yüklediğimiz koşul altında eyleme geçmenin ve bu eylemlerin süreklilik kazanacağına inanmak konusunda hiç de Polyannacı davranacak değilimJ
Ama bildiğim ve şu askerlik sürecimde de net olarak gördüğüm bir şey var ki o da insanoğlunun (özellikle hiçbir şeyi yapamayacağına inananlar) her şeyi yapabildiği, her koşula ayak uydurabildiğidir…Nasıl mı? Üstten/amirden emir geldiğindeJ Bundan dolayı şu sonuca ulaşabiliriz:
“Demek ki kendi içimizde kendi amirimizi yarattığımızda her şeyi yapabilir ve bir eylem sistemi içinde adım adım kendi belirlediğimiz yolda ilerleyebiliriz.” Emin olun kendi kendinizin amiri olduğunuzda motivasyonunuz da o derecede yüksek olacak ve daha iyi sonuçlar alabileceğiz.
Benim kendi bulunduğum koşul içerisinde yaşamda kayıp olan (-ki askerlik süreci çoğu kişi için böyle geçer) koşul altında kendi büyük resmime ulaşmak için çizdiğim yol buydu. Bu sistemin bana sağladığı ise ilk olarak bu yazıların sizlerle buluşmasının, az da olsa bir şeyler değiştirebileceği inancının devamı ve kendi açımdan fiziksel bir iyileşme oldu…
Benim koşulum böyleydi. Bu koşul sizin için maddi bir sıkıntı, sevmediğiniz bir iş yaşamı, ailevi bir sıkıntı, olumsuz bir okul hayatı, sağlık problemi ve içsel bir problem olabilir... Ne olursa olsun dediğim gibi bunlar, içinde bulunduğumuz koşulları büyük resmimize giden yolda değişime uğratmakla olumlu yönde değişir. Bunun için ise bulunduğumuz her koşula yukarıda belirttiğimiz basamaklarla olumlu bir anlam yüklenebilir, sonuca ulaşmamız ancak o koşul içerisinde bir eylem sistemi kurmakla gerçekleşebilir.
Sonuç olarak…
“Bir an olsun içinde bulunduğumuz koşula söylenmeyi bir kenara bırakalım ve büyük resmimize giden yolda her geçen gün bir adım daha ilerlemeye odaklanalım. O zaman koşullara yüklediğimiz anlamlar da olumlu yönde değişmeye başlayacaktır.”