önemli not: bu yazı daha önce www.egitimtercihi.com ve Artı Eğitim dergisinde yayınlanmıştır.
Bugünlerde eğitimciler okulları ve kendilerini yeni eğitim yılına hazırlamakla meşguller. Bu sırada ben de pek çok okulda eğitimcilerle birlikte öğrenme fırsatı buluyorum.
Pek çok okulun fiziksel olarak binayı hazırlarken eğitimcilerin öğrenme adına yeni şeyler hazırladıklarına ne yazık ki tanık olamıyorum.
Çoğunlukla yapılan akademik hazırlıklarsa sınav sonuçlarına göre okulların sıralamalarını geliştirmek için ne tür hazırlık yapmak gerektiğine odaklanmış durumda. Öğrencilerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerine öğretmenlerimiz sahipler mi? Veya bu becerileri kazandırmak için yeni öğrenme tasarımlarını hazırladılar mı? Öte yandan yaklaşık 6000 öğretmenle çalışan ÖRAV eğitimcileri aldıkları geri bildirimlerde öğretmenleri yeniden motive ettiklerini görüyor ve umutlanıyoruz.
Bir öğretmen ile konuşurken şöyle söylediğini duydum. “Benim sınıfımdaki öğrencilerim bu konuyu biliyorlar.” Aklıma gelen soruların bazıları şunlar oldu;
- Bildiklerini nasıl anlıyorsun?
- Bilmek ve Öğrenmek aynımıdır?
- Öğrendiler mi? Nasıl anladın?
- Anlamak ve Öğrenmek aynımıdır?
- Anladılar mı? Nasıl anladın?
- Tüm bu kavramlar hakkında ne düşünüyorsun?
- Tüm bunlar için kanıtların var mı?
- Öğrenciler bu kavramlar hakkında ne biliyorlar?
- Öğrenciler bunlardan hangisi için odaklanıyorlar?
Özetle, anlama, bir kişinin bir konuyu anladığını ve de onu geliştirebileceğini gösteren bir dizi “performans” göstermesi demektir. Bu tür performanslara “anlama performansları” veya “anlamanın performansları” diyoruz.
Öğrencilerin anlama kanıtlarını toplamak içinde eğitimcilerin anlamanın ne olduğunu bilmeleri gerekir.
Wiggins ve McTighe anlamanın birkaç göstergesini şu şekilde tanımlıyorlar ve öğrencilerin aşağıdakilerini yapabildikleri zaman gerçekten bir şeyi anladıklarını söylerler:
- Açıklayabilirlerse
- Ön görebilirlerse
- Yeni durumlara uygulayabilir veya adapte edebilirlerse
- Önemini gösterebilirlerse
- Doğrulayabilir, savunabilir, kanıtlayabilir veya eleştirebilirlerse
- Nitelikli ve kesin yargılarda bulunabilirlerse
- Diğer bilgiler ve gerçeklerle bağlantılar kurabilirlerse
- Olağan kavram yanılgıları, yanlılık ya da sıradan görüşlerden kaçınabilirlerse
- Her tür öğrenmenin amacı farklı bağlamlarda bilginin akıcı, esnek ve güçlü bir biçimde transfer edilebilmesidir.
- Anlam, öğretmek ve ölçmek için gerekli olduğu kadar öğrenmek için de gereklidir: Öğrenme hedefleri (Kazanımlar) Öğrenen ve öğreten için anlamlı olmalıdır.
- Başarılı öğrenme üst düzey bilişsel beceriler gerektirir: Nasıl öz değerlendirme yapacağını, yansıtacağını ve kendisini geliştirmek için geribildirim kullanmayı öğrenir.
- Öğrenme’nin karmaşık yapısı öğretmenlerin de öğrenme hedeflerine (kazanımlarına) uygun zengin bir öğretme ve ölçme repertuarları olmasını gerektirir.
- Öğrenme, öğrenenin geçmiş bilgisi, ilgisi ve güçlü yanları dikkate alınarak tasarlandığında en etkin şekilde gerçekleşir.
- Başarının gerçekleşebilir ve bunun için yeterince çaba harcandığında elde edilir olduğunu bilerek tasarlanan öğrenme zorlamanın ve rahatlığın en ideal karışımıyla gerçekleşir.
- Öğrenmeyi en üst düzeye çıkarabilmek için öğrenenlere güvenli ortamlarda, farklı uygulama fırsatları verilmeli, düzenli, besleyici geribildirim alabilmeleri ve doğru zamanda geri bildirimi gelişime dönüştürecek uygulama fırsatları oluşturmak gereklidir.
- Okulda yapılan çalışmalarla ilgili tüm öğrenmeler (hem öğrenciler hem yetişkinler) Kazanımlarla ilişkilendirilmiş standartları yansıtan insanların nasıl öğrendiğine dayalı olmalıdır.
- Bir öğrenenler topluluğu olarak okul her paydaşın birbirinden öğrendiği, bir ortamı yansıtmalıdır çünkü sürekli öğrenme hem kurumsal hem de kişisel başarı için esastır.
- Tüm öğrenenler eğer doğru koşullarla öğrenmeleri sağlanırsa mükemmel ürünler üretebilmeye yetkindirler.