Bu yazıda, pek çok kişinin yaratıcılıkla ilgili sorularına yanıt bulmaya çalışacağız.
Yaratıcılık nedir?
Ben zekayı insan beyninin performansı diye tarif ediyorum. Bu nedenle fiziksel bir şey değil, her zaman geliştirmeye veya kaybetmeye açık... Türk Dil Kurumu, yaratıcılığı “yaratma yeteneği” diye tanımlıyor. Dr. Esra Aslan, “Yaratıcılık; yeni, özgün ve beceriye dayalı bir ürün olarak ortaya çıkmış veya henüz ürüne dönüşmemiş, kendine özgü bir problem çözme sürecini içeren, kişinin zeka unsurlarını da özgün ve üretime dönük kullandığı bir bilişsel yetenektir” diyor. Vikipedi ise şöyle tanımlıyor: “Yaratıcılık, olmayan bir şeyi hayal edebilme, bir şeyi herkesten farklı yollarla yapabilme ve yeni fikirler geliştirebilme yeteneğidir”. Tüm tanımlar, yaratıcılığın bir yetenek olduğuna işaret ediyor.
Yetenek mi? Beceri mi? Öğrenilir mi? Öğretilebilir mi? Geliştirilebilir mi?
Bu alanda çalışan bilim insanları, düşünme biçimlerini ikiye ayırıyor. Yakınsak Düşünme analitik, mantıksal ve değerlendirmeci olarak 3 ana bölümde inceleniyor. Iraksak Düşünme ise çok sayıda farklı düşünce üretiyor ve farklı fikirleri aynı fikirde eşleştiriyor.
Yaratıcılık ise her iki düşünme biçimini de gerektiriyor. Diğer bir deyişle, yaratıcı düşünceye sahip bir birey, hem yakınsak hem de ıraksak düşünce biçimini benimsiyor.
Peki yaratıcılığın çeşitleri var mı? Genel yaklaşıma göre yaratıcılık ikiye ayrılıyor:
• Uyumlu (Adaptive) Yaratıcılık, yakınsak düşünür ve var olanı iyileştirir. Facebook’un kurucusu Marc Zuckerberg ve Ford şirketinin kurucusu Henry Ford’u düşünün...
• İnovatif (Keşfedici) Yaratıcılık, daha çok ıraksak düşünme biçimini kullanır, yeni paradigmalar oluşturur, yeni yöntemler arar. Albert Einstein ve Pablo Picasso size neleri çağrıştırıyor?
Yaratıcılık Ölçülebilir mi?
Bu alanda çok farklı envanter ve araçlar var. En kabul görmüş yaklaşım, E. Paul Torrance tarafından 1966 yılında geliştirilen Torrance Yaratıcı Düşünme Testi. Dünya çapında 50’den fazla dilde uygulanıyor. Testin özellikle üstün yeteneklileri belirlemede çok daha etkili olduğu düşünülüyor. Psikolog eşliğinde hayata geçirilen 2 bölümlü test, ülkemizde de Esra Aslan tarafından Türkçe olarak uygulanıyor.
Torrance yaratıcılığı “sorunlara, yetersizliklere, bilgi eksikliğine, mevcut olmayan elemanlara, uyumsuzluklara karşı duyarlı olma, güçlükleri belirleme, çözümler arama tahminler yapma ve eksikliklere ilgili olarak hipotezler kurma ya da hipotezleri değiştirme, çözüm yollarından birini seçme ve deneme, yeniden deneme, daha sonra da sonuçları ortaya koyma” olarak tanımlıyor.
Torrance ile çalışan Dr. Kyung-He Kim’in, anaokulu öğrencisinden yetişkine kadar 300.000 Torrance testini analiz ederek ulaştığı bulgular, oldukça dikkat çekici:
• IQ (zeka endeksi) yıllar içinde yükseliyor, CQ (yaratıcılık endeksi) azalıyor.
• Yaratıcılık 6. sınıfta duraklıyor, sonra düşüyor.
• Üstün yetenekliler 3 gruba ayrılıyor:
– Üstün zeka, üstün yaratıcılık
– Üstün zeka, düşük yaratıcılık
– Düşük zeka, üstün yaratıcılık
Üstün zeka ile üstün yaratıcılık arasında ise doğrudan bir ilişki bulunmuyor.
Son soru: Yaratıcılık 21. yüzyıl için önemli mi?
Bu önemli sorunun yanıtını, son yıllarda yapılmış bazı araştırmalarda bulabiliyoruz:
• Yaratıcılık ve inovasyon, şirketlerin bir numaralı stratejik önceliğidir. (Boston Consulting Group’un 8 yıl süren bir araştırmasından)
• Yaratıcılık tüm günlük işlerimizin parçasıdır. (NESTA, 2009)
• Organizasyonel kârlılık, bireysel yaratıcılığa bağlıdır. (Frymire, 2006)
• Yaratıcı ekipler daha etkili ve iyi performans gösterirler. (Katzenbach&Smith, 2003)
• Yaratıcı örgütler daha kârlıdır. (Ernst&Young)
• Yaratıcı liderlik örgütler için temeldir. (Küresel 1.500 CEO arasında IBM için yapılan araştırmadan)
• 21. yüzyılın 4 önemli becerisinden biri yaratıcılık. (P21 - Partnership for 21st Century Skills)
Bu araştırma ve bulgularla birlikte, özellikle okul ve öğrenmenin 21. yüzyıldaki geleceğini araştıran eğitimcilerin de ortak saptaması şu: YARATICILIK, 21. yüzyıl için en önemli BECERİ...